“Erken Evliliklerin Toplumsal Meşruiyeti: Nitel Bir Çalışma” projesi tamamlandı

İsveç İstanbul Başkonsolosluğu, Açık Toplum Vakfı ve Diyarbakır Eczacı Odası ortaklığında yürütülen “Erken Evliliklerin Toplumsal Meşruiyeti: Nitel Bir Çalışma” projesi kapsamında Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa’da saha araştırmaları yapıldı. Proje süresince Diyarbakır ve İstanbul’da proje destekçileri ve ilgili kamu ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımlarıyla iki çalıştay yapıldı.

Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa’da yapılan derinlemesine görüşmeler KAMER çalışanlarını tarafından yürütülmüş, çalıştaylara Açık Toplum Vakfı, Diyarbakır Barosu, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, Kocaköy Belediyesi, KAMER, Diyanet-Sen, Diyarbakır İşkadınları Derneği yönetici ve uzmanları katılarak katkı sundular. Çalıştaylar ve derinlemesine görüşmelerden elde edilen veriler Prof. Dr. Rüstem ERKAN ve Yard. Doç. Dr. Naciye YILDIZ tarafından analiz edildi.

Bu projedeki temel amaç; erken evliliklerin meşruiyetini nereden ve nasıl aldığı sorusuna cevap bulabilmekti. Nitel bir araştırmaya dayanan proje, erken evliliklerin toplum tarafından neden meşru görüldüğü, hangi bağlam ve ilişler içinde meşrulaştırıldığı, karar ve evlilik süreci, evlilik sonrası yaşam ve sorunlar, bu evliliklere zorlanan kadınlar ile karar vericilerin gözünden anlaşılmaya ve açığa çıkarılmaya çalışılmıştır.

184 kadın ile yüz yüze yapılan derinlemesine görüşmede evlilik yaşı, eğitim durumu, nedenler ve sonuçlar analiz edilirken, karar vericiler olarak da 22 erkek ve 19 kadın ile görüşülerek karar süreçleri ve gerekçeler irdelenmiştir. Görüşülen 184 kadından sadece 3’ü (%1,6) 18 yaşından sonra evlendirilmiş, 181 kadın (%98,4) 18’den küçük yaşta evlendirilmiştir.

Üç ilin evlilik yaşı ortalaması 15,4 olarak tespit edilirken, Diyarbakır ve Siirt ortalaması 15,5, Şanlıurfa ise 15,3 olarak belirlenmiştir. Siirt ve Şanlıurfa illerinde erken yaşta evlendirilenlerin %50’si akraba evliliği yapmışken, bu oran Diyarbakır ilinde %20 olarak belirlenmiştir. 

Araştırma sonucu erken evliliklerin toplum tarafından onaylanmasını ve meşru görülmesini sağlayan iki önemli neden ekonomi nedenler ve toplumsal değer yargıları‘dır. Ekonomik nedenlerin başında kente göçmüş geniş ailelerin yaşadıkları işsizlik, yoksulluk gelmektedir.

Erken evlilikleri meşrulaştıran ikinci unsur olan toplumsal değer yargılarında; ataerkil toplumsal değerler, gelenekler, görenekler ve töreler öne çıkmaktadır. 

Proje kapsamında görüşülen kadınların anlatımlarından “erken yaşta evliliklerin en çok akrabalar arası ve görücü usulü evliliklerde” görüldüğü anlaşılmaktadır. 

Erken yaşta evlendirilen kadınlar çok çocuklu, yoksul, kente göç etmiş, eğitim düzeyinin düşük olduğu ailelerden gelmektedir. Erken yaşta evlendirilen kadınlar ya hiç okula gitmemiş, ya da çok kısa süre eğitim süreci içinde kalmışlardır. 

–          Karar verici erkekler “evde kalan” kızların kuma verildiğini, yaşlı veya kimsenin evlenmek istemediği erkeklerle evlendirildiğini belirtirken,

–          Kadınlar ise ailelerinin “namus” için çocukların geleceğini kararttığını ifade etmektedirler.

–          Erken yaşta evlendirilen kadınlar karşı çıkmaları durumunda karar vericilerin “birisi mi var” diye düşündüğünübunun kendileri için “yaşamsal bir tehlike” oluşturduğunu, bu nedenle evlilik kararına karşı çıkmadıklarını belirtmektedirler.

Görüşülen kadınlar ve karar vericiler erken evliliklerin engellenebilmesi için;

–          Çocuklarını eğitebilmeleri için anneler ve babaları eğitmek gerekir,

–          Din görevlileri sohbetlerde bu konuyu işlemeli, televizyonlarda izdivaç programları yerine bu konuyla ilgili programlar yayınlanmalı, kamu spotları kullanılmalı,

–          Düğün salonları kolluk kuvvetleri tarafından kontrol edilmeli, yasalar çıkarılmalı ve cezalar artırılmalı gibi önerilerde bulunmaktadırlar.

Diğer taraftan kız çocuklarının çocukluk çağında evlendirilmesini meşrulaştıran “namus, toplumsal saygınlık, gözü açılmasın, evde kalmasın” v.b. gibi egemen ataerkil toplumsal değerler başta olmak üzere, eşitsiz toplumsal cinsiyet ilişkileri karar vericiler cephesinden başlayarak sorgulanmalı ve kökten değiştirilmelidir.

Kız çocuklarının evlendirilmesinin meşru görülmesini sağlayan ekonomik zeminin ortadan kaldırılması için ekonomik zenginliğin, refahın, eşit ve adaletli istihdamın sağlanması, sosyal hizmetlerin kaliteli, yaygın ve erişilebilir hale gelmesini sağlayacak politikalar öncelikli olarak tercih edilmeli ve uygulanmalıdır.

Kız çocuklarının eğitim ve öğretim süreçlerinde kalma süreleri etkili önlemlerle uzatılmalı, bu sürelerde çocuklara katılımcı ve günlük yaşamla bütünleşik çocuk hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verilmelidir.

İlgili Yazılar

tr_TRTürkçe